the melancholy death of oyster boy

    ister siir isterse, kısa hikayeler toplamı olarak kabul edilebilirligi olan tim burton eseri. türkcesi tarık günersel tarafından orijinal dokusu bozulmadan istiridye cocugun huzunlu olumu adı ile cevrilmistir. kitaba ismini veren öykü şöyledir.

    He proposed in the dunes,



    they were wed by the sea,



    Their nine-day-long honeymoon
    was on the isle of Capri.



    For their supper they had one specatular dish-
    a simmering stew of mollusks and fish.
    And while he savored the broth,
    her bride's heart made a wish.

    That wish came true-she gave birth to a baby.
    But was this little one human
    Well, maybe.



    Ten fingers, ten toes,
    he had plumbing and sight.
    He could hear, he could feel,
    but normal?
    Not quite.
    This unnatural birth, this canker, this blight,
    was the start and the end and the sum of their plight.



    She railed at the doctor:
    "He cannot be mine.
    He smells of the ocean, of seaweed and brine."



    "You should count yourself lucky, for only last week,
    I treated a girl with three ears and a beak.
    That your son is half oyster
    you cannot blame me.
    ... have you ever considered, by chance,
    a small home by the sea?"



    Not knowing what to name him,
    they just called him Sam,
    or sometimes,
    "that thing that looks like a clam"

    Everyone wondered, but no one could tell,
    When would young Oyster Boy come out of his shell?



    When the Thompson quadruplets espied him one day,
    they called him a bivalve and ran quickly away.

    One spring afternoon,
    Sam was left in the rain.
    At the southwestern corner of Seaview and Main,
    he watched the rain water as it swirled
    down the drain.



    His mom on the freeway
    in the breakdown lane
    was pouding the dashboard-
    she couldn't contain
    the ever-rising grief,
    frustration,
    and pain.



    "Really, sweetheart," she said
    "I don't mean to make fun,
    but something smells fishy
    and I think it's our son.
    I don't like to say this, but it must be said,
    you're blaming our son for your problems in bed."



    He tried salves, he tried ointments
    that turned everything red.
    He tried potions and lotions
    and tincture of lead.
    He ached and he itched and he twitched and he bled.



    The doctor diagnosed,
    "I can't quite be sure,
    but the cause of the problem may also be the cure.
    They say oysters improve your sexual powers.
    Perhaps eating your son
    would help you do it for hours!"



    He came on tiptoe,
    he came on the sly,
    sweat on his forehead,
    and on his lips-a lie.
    "Son, are you happy? I don't mean to pry,
    but do you dream of Heaven?
    Have you ever wanted to die?



    Sam blinked his eye twice.
    but made no reply.
    Dad fingered his knife and loosened his tie.



    As he picked up his son,
    Sam dripped on his coat.
    With the shell to his lips,
    Sam slipped down his throat.



    They burried him quickly in the sand by the sea
    -sighed a prayer, wept a tear-
    and they were back home by three.

    A cross of greay driftwood marked Oyster Boy's grave.
    Words writ in the sand
    promised Jesus would save.



    But his memory was lost with one high-tide wave.

    türkcesi :

    Adam ilan-ı aşk için bir kum tepesini
    düğün için deniz kıyısını seçti.
    ve dokuz günlük balayı
    Capri adasında geçti.
    ilk akşam yemeği:Balık Yahnisi.
    Doğrusu çarpıcı bir yemek.
    Adam yumuladursun,
    kadından bir dilek
    Dileği yerine geldi:Bebek.
    Ama bir soru doğdu o an:
    insanmıydı bu doğan?
    Gerçi beşer parmak vardı
    ellerle ayaklarda ;
    işitip hissediyordu da... öyleyse
    mesele neydi ki ?Ah,bu çocuk
    öyle tuhaf bir şeydi ki!
    O aşk hikayesinin sonu buydu.
    Bu doğum mutluluğun sonuydu.
    çıkıştı doktora kadın:
    "Benim olamaz bu.çok farklı huyu suyu.
    Kokusuna bakın:
    Okyanus,yosun ve deniz suyu!"
    Doktor içerledi:"Hanımefendi,
    kabahat benim mi oğlunuz yarı-istiridyeyse?
    Siz yine şanslısınız:Dün bu ilde
    Gagalı bir kız doğdu- üç kulaklı. Her neyse. Siz
    En iyisi şirin bir eve taşının-sahilde"
    Uygun bir isim arandı-epey. Sonunda
    Sam oldu adı.Tabii aslında:
    "Midyeye benzeyen o şey."

    Sonra herkeste bir merak, bir merak:
    istiridye çocuk ne zaman kabuğundan çıkacak?
    Bir gün Thompson dördüzleri onu görünce
    "çift Kabukluuu!" diye alay edip kaçtı çabucak.
    Bir bahar günü sokakta unuttular.
    Sam yağmur altında kaldı.
    Biriken suyun mazgaldan gidişine
    Baktı-daldı.
    Annesi arabayı otobanda durdurmuş,
    ön panele vurup duruyordu.
    Keder,
    hüsran,
    ızdırap.
    Tahammül etmek zordu.
    Bir gece "Hayatım" dedi kocasına,
    "sakın alay ettiğimi sanma.
    Bana tuhaf gelen bir şey var.
    Kızmaca yok ama.Anlaşılan
    Yataktaki sorunlarından ötürü
    Oğlumuzu suçluyorsun her an."
    Adam perişan.
    Macunlar,merhemler denedi
    umutlanıp zaman zaman.
    iksirler,losyonlar...
    Ve kaşındıkça kaşındı-kan revan.
    Doktor dedi ki adama:
    "Kesin bir şey denemez ama, belki
    derdinizin devası derdinizin sebebi.
    istiridye seks gücünü arttırır derler. Kim bilir,
    oğlunuzu yerseniz
    saatlerce sevişmek size vız gelebilir."
    Gece adam usulca
    süzüldü oğlunun odasına.
    Gözünde kan,
    alnında ter,
    dilinde yalan.
    "Mutlu musun, evlat? Doğrusu
    Cennet dururken
    çekilmez böyle hayat.
    Düşün hele: Bezip de bu hayattan
    ölmek istemez mi insan?"
    Gözlerini kırpıştırdı Sam
    ama cevap vermedi.
    Babası iyice kavrayıp bıçağı
    Gevşetti kravatını.
    Tam tutmuş kaldırırken,
    oğlu ceketine damladı;
    adam kabukları ağzına dayadı
    ve gidiverdi Sam boğazından aşağı.
    Sam'dan arta kalanları
    hemen götürüp gömdüler
    deniz kıyısına,kumsala.
    Bir damla gözyaşı, bir dua...
    Ve pürtelaş döndüler yuvalarına.

    istiridye çocuğun mezarı: Haç
    sahile vurmuş olan
    bir tahta parçasından.
    Ve kuma yazılmış bir söz:
    "Kurtarır Hazret-i isa."
    Ama silindi hatırası
    denizin ilk kabarmasıyla.
    Sıcacık yatakta adam
    Karısını öperek "Haydi,
    deneyelim,"
    dedi.

    "Ama bu defa," diye fısıldadı kadın,
    "bir kız evlat isteyelim."



    (10.05.2006 23:23)

voodoo kız

    tim burton tarafından yaratılmıs bir karakterdir. istiridye cocugun hüzünlü ölümü adlı siir kitabında gecer. siir söyledir;

    her skin is white cloth,
    and she's all sewn apart
    and she has many colored pins
    sticking out of her heart.

    she has many different zombies
    who are deeply in her trance.
    she even has a zombie
    who was originally from france.

    but she knows she has a curse on her,
    a curse she cannot win.
    for if someone gets
    too close to her,

    the pins stick farther in.

    türkcesi :

    derisi beyaz kumaş
    tepeden tırnağa yamalı
    bir sürü renkli iğnesi var
    çoğu da kalbine saplı

    voodoo kızın harika bir çift
    hipno-disk gözü var
    hipnotize olur hemen
    o göze bakanlar

    zombileri etkiliyor
    bir bir giriyorlar transa
    zombilerden birinin
    kökeni ise fransa

    voodoo kız biliyor ki
    maalesef lanetli
    durumu felaket zor
    çünkü biri ona çok yaklaşınca

    iğneler kalbine daha çok saplanıyor


    (10.05.2006 23:18)

can yücel

    birden fazla dil bilen iyi bir cevirmendir kendisi. türkce karsılıgı olmayan bircok ingilizce kelimeyi cevirmis, türkceye öyle kazandırmıstır. kültürel esdegerligi ceviride en iyi yakalayan adamdır.
    (10.05.2006 22:35)

köle

    bir insanın baska bir insana tüm iradesi ile baglı olması durumu. en büyük insanlık lekelerinden biri. ayrıca tarihsel bir gerceklik tasıyan... yasamdan soguma sebeplerinden yalnızca biri.
    (10.05.2006 21:41)

gandalf

    "yasayanların cogu ölmeyi hak ediyor, ölenlerin bircogu ise yasamayı" repligiyle gönüllerde taht kurmus bir lord of the rings karakteri. kitap boyu görünüste pek de iyi haberler getirmemesi dolayısı ile felaket tellalı ünvanı almıs büyücü. gri iken evdeki masalcı dede metaforu gibiyken, beyaz gandalf olarak döndügünde "go tiger go" dedirtmistir.
    (10.05.2006 21:16)

medyum

    diger insanlara nazaran bir gözü ya da kalp gözü acık sahsiyetlere verilen ad. gelecekle ilgili kehanetleri ile meshurdur bu kisiler. (bkz: kahin) (bkz: nostradamus)
    (10.05.2006 21:12)

iğneleme

    igneyle bir yere ilistirmek.
    (10.05.2006 21:09)

erol tas

    ölmek üzre oldugu sene yataga düsmüs, bacagı sargılı haber bülteninde, türk sineması emektarlarından erol tas hastahanede baslıgıyla hatırladıgım kisiliktir. oysa sezercige eziyet ettiginde ne nefret ederdim kendisinden. son repligini hatırlıyorum sagken... karsısındaki spikere "beni sevenler ki pek seven yok ya, beni hep o kötü halimle hatırlasın, o ayaktaki halimle, böyle hatırlamayın" demistir. son istegini yerine getiremedigim bir oyuncudur kendisi. hep o yatakta belki de en kötü haliyle hatırlıyorum onu. tek bacak sargılı ölmek üzere... ruhu sad olasıdır.
    (10.05.2006 21:07)

can

gündelik bilgi

    felsefede birebir tanımı ampirik bilgidir. bilgiyi edinme sürecini deneysellige dayandırır.
    (10.05.2006 21:01)

dracula

    23. ingiliz edebiyat konferansında, evil in english literature -ingiliz edebiyatında seytan- baslıgı altında, canan savkay 'ın, kendisinden "primal father", yani ilk baba olarak bahsettigi bram stoker eseridir. kitabın ve filmin sonunda agır yara almıs quincey'i ise, hıristiyanların paygamber olarak kabul ettigi hz. isa figurune benzetir. dracula'nın ingiltere topraklarından mal satın alma istegi, amerika'nın hızlı yükselisi karsısında domine edilme korkusu yasayan ingiltere'nin edebiyata yansımasıdır der. kısacası dracula sadece basit bir korku filmi degil aslında ingiliz edebiyatı ve dünya icin kült sayılabilecek bir eserdir.
    (10.05.2006 20:50)

sayfa: 1...-13-14-15

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.